Baskın Oran'a oy vermek için iki önermli neden
19.06.2007 / Seyfettin Gürsel / Referans
Geçen cumartesi gençliğimin heyecanlı filmlerini seyrettiğim Yeni Melek Sineması’nda uzun yıllar sonra farklı türden bir heyecanı yaşadım. Cumartesi günü Yeni Melek’te bağımsız sol aday Baskın Oran’ın, gençlerin deyişiyle “Baskın Hoca”nın seçim kampanyasının resmi startı verildi. Baskın Oran’ın adaylığının tam da düşlediğim gibi demokrat, özgürlükçü ve sol bir sivil toplum hareketi yarattığını görmek beni gerçekten heyecanlandırdı.
Bundan üç ay önce Ahmet İnsel'le birlikte bu seçimlerde mutlaka bağımsız sol adayların çıkması gerektiği fikrini ortaya attığımızda, Türkiye’yi sahte bir kutuplaşmaya zorlayan Cumhuriyet Halk Partisi’nin “ulusalcılık ve laiklik” söylemi ile solda oluşturduğu boşluğu küçük sol partilerin dolduramayacağını açıkça görüyorduk. Boşluğun orta vadede ancak yeni bir kitlesel sosyal demokrat/demokratik sosyalist parti ile doldurulabileceği de herkesin malumuydu ama bu hedefe varmak için önce Türkiye’nin yakıcı siyasal ve ekonomik sorunlarına daha az değil daha fazla demokrasi ile çözüm bulunabileceğine inanan vatandaşlara umut verecek bir ilk adım gerekiyordu. Bu ilk adımın, SHP, ÖDP gibi mevcut sol partilerin destekleyeceği ama esas olarak demokrasiyi ve özgürlükleri savunmaya ve genişletmeye istekli, yoksulluğa, çevreye, azınlık haklarına duyarlı, toplumsal dayanışmaya inanan her türden sivil toplum örgütünün ve tek tek bireylerin destekleyecekleri bağımsız sol adaylarla atılabileceğini düşünüyor ve umuyorduk.
Bu tarife tam olarak uyan fazla sayıda bağımsız sol aday ne yazık ki çıkmadı. Bu eksikliğin nesnel ve öznel nedenleri üzerinde durmanın manası yok. Ama çok açıkça görülüyor ki, en azından Baskın Oran’ın adaylığı; İstanbul’un Eminönü, Fatih, Eyüp, Kâğıthane, Bayrampaşa, Gaziosmanpaşa, Beyoğlu, Şişli, Beşiktaş ve Sarıyer ilçelerini kapsayan 2. seçim çevresinde gerçekten radikal, son derece renkli, heyecanlı, aynı zamanda da neşeli, gençlerin deyişiyle “damardan sivil” bir hareket yaratmayı başarmış. Cumartesi günü sanatçılardan yazarlara, müzisyenlerden akademisyenlere, Ermenilerden Kürtlere, eski tüfeklerden beyaz yakalı profesyonellere, küpelisinden sakallısına, Yeni Melek Sineması'nı dolduran coşkulu kalabalığı ilk adımın başarılacağına dair çok güçlü işaret olarak gördüm. Dahası, binlerce vatandaşın Baskın Oran’ın seçim kampanyasına omuz vermek için gönüllü olması (Bakınız www.baskinoran.net), Baskın’ın seçilme şansının çok yüksek olduğunu gösteriyor.
Baskın Oran’ın seçilmesi iki nedenden ötürü çok önemli: Birincisi, yükselen milliyetçi ve anti-demokratik dalgaya soldan meydan okuma anlamına gelecek. Bu meydan okumaya; her şeyden önce, tabularla, klişelerle, sahte öcülerle, hatta “vatan hainliği” tehditleriyle yapılmak istenen sözde sol siyasetten bunalan, milliyetçi sağın savaş kışkırtıcılığına evrensel solun değerleriyle verilecek güçlü bir yanıtın özlemini çeken vatandaşların ihtiyacı var.
Ama bu meydan okumaya Türkiye’nin de ihtiyacı var. Adalet ve Kalkınma Partisi’nin sağ bir parti olarak Türkiye’yi çağdaş demokratik ülkeler ligine tek başına taşıması olanaksız. Bu partinin İslamcı, cemaatçi geleneklerden ve reflekslerden ne ölçüde bağımsızlaşabildiğini henüz bilmiyoruz. Yine de AKP’nin Türkiye’yi Avrupa Birliği'ne (AB) taşımak hedefinin bir takiye olmadığından, olamayacağından -en azından kendi adıma konuşayım- eminim. Bu stratejik hedef çerçevesinde AKP’nin rejimi demokratikleştirmesi, özgürlükleri genişletmesi şart. Türkiye’nin özgün koşullarında bunun ne kadar güç olduğunu son iki ayın siyasal gelişmeleri bir kez daha gösterdi.
Demokrasi mücadelesi çağdaş bir sosyal demokrat/demokratik sosyalist kitle partisi olmadan başarıya ulaşamaz. Baskın Oran’ın seçilmesinin öneminin ikinci nedeni; böyle bir partinin oluşumunda büyük umut kaynağı olması. İstanbul 2. seçim çevresinin demokrat ve sosyalist seçmenleri çok şanslılar. 22 Temmuz günü oylarını Baskın Oran’a verirken bu meydan okumanın, bu umudun aktif aktörleri olmanın gururunu ve gönül rahatlığını taşıyacaklar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder